Aslıhan Ergün - Fatih Ergün

Görünmezlik Kutusu

Görünmezlik kutusu isimli eserlerinde Ergün çifti kutuyu hem mekanın kendisi olarak hem mekanın içinde kaybolan bir nesne olarak tanımlamıştır. Bu bakış açısıyla Görünmezlik Kutusu’nun iki işlevi vardır:

İlki, yabancı olanı yok saymaya hizmet eder. Kendine benzemeyeni içine alıp yutarak, görünmez kılar, mekanın bir parçası haline getirir. Dışarıdan bakıldığında "farklı" olan artık yoktur, mekanla bir olmuştur. Kişi, görünmezlik kutusuna baktığında kendini görür fakat kutunun içinde yer alan yabancıyı, farklı olanı görmez. Ve böylece her zaman kendine benzeyenlerle ilişkide olmanın lüksünü yaşar.

Aynı zamanda Görünmezlik Kutusu, "farklı" olanı içinde saklayarak koruma işlevine de hizmet etmektedir. İçine gireni görünmez yaparak dış dünyadan koparan Görünmezlik Kutusu, görünmezlik pahasına da olsa kişiye kendi olarak var olma fırsatı vermektedir.

28 Şubat'ın getirdiği kimlik karmaşıyla ancak görünmez olmayı dileyerek başa çıkmaya çalışan Aslıhan Ergün, geç de olsa bu duyguyu Fatih Ergün ile birlikte mekansal olarak ifade ediyor. Ziyaretçiyi de bu kutuya girerek kamusal alanda yok sayılma ve aynı zamanda var olmaya çalışma tecrübesini yaşamaya davet ediyor.